Sosyal Senaryolar ve Düşüncesizce Davranmak Üzerine

Sosyal Senaryolar ve Düşüncesizce Davranmak Üzerine
Sosyal Senaryolar ve Düşüncesizce Davranmak Üzerine
İnsanlar, karmaşık durumlarla karşılaştıklarında genellikle “sosyal senaryolar” adı verilen önceden belirlenmiş kalıpları takip ederler. Bu, karar alma süreçlerine hız kazandırırken, aynı zamanda önemli detayların gözden kaçmasına neden olabilir.

1970'lerin başında, iki psikolog laboratuvarlarındaki denekler arasında benzer süreçler fark ettiler. Ellen Langer ve Robert Abelson, çoğu zaman kendi davranışlarımız hakkında çok fazla düşünmediğimizi, bunun yerine, 'sosyal senaryolar' adını verdikleri önceden programlanmış davranış kalıplarına uyduğumuzu gözlemlediler. Bize verilen ve ne yapacağımızı, ne söyleyeceğimizi söyleyen bir senaryoyu görev bilinciyle takip eden aktörler gibiyiz. Langer ve Abelson fikirlerini test etmek için, asistanlarından birinin laboratuvarlarına gelen insanlardan yardım istemesini sağladılar Her istek, birkaç ince değişiklik dışında aynıydı. Yardım isteyen asistan, zamanın yarısında kendini bir kurban olarak tanıttı: 'Dizlerim beni öldürüyor.' Diğer yarısında ise asistan sadece 'Benim için bir şey yapar mısın?' dedi. Asistanın bir kurban olarak tanıtıldığı zaman, %75 oranında yardım aldığını buldular. Sadece yardım isterlerse, yalnızca %42 oranında yardım aldılar. Langer ve Abelson, yanıtlar arasında bu kadar büyük bir fark olmasının nedeninin, her isteğin çok farklı senaryolar içermesi olduğunu düşündüler. Ağrıyan bir dizden şikayet etmek, bir kurban senaryosuna ve buna bağlı olarak bir kurbana yardım etme ahlaki yükümlülüğüne işaret ediyordu. Başka biri için bir şey yapıp yapmayacağımız sorulduğunda, çok daha tarafsız olan farklı bir senaryoya başvuruyoruz. Hayır dersek, kendimizi çok kötü hissetmeyiz. Her iki durumda da, senaryo bizim için düşünüyor. Langer ve Abelson, senaryoların, bir başkasına yardım etmeye karar verip vermememizin çok ötesine uzanan bir etkiye sahip olduğunu fark ettiler. Senaryolar her türlü düşüncesiz davranışı yönlendirecek güce sahip gözüküyor.

Ellen Langer ve Robert Abelson bir diğer çalışmada, bir filmdeki bir adamın ilk tanıtılma şeklinin, terapistlerin onu nasıl gördüğünü değiştirip değiştirmediğini incelediler. Söz konusu adam bir 'iş başvurusunda bulunan' olarak tanıtıldığında, psikoterapistler onu 'samimi ve yenilikçi', 'çekici ve geleneksel görünümlü' ve 'sıradan' olarak tanımladılar. Adam bir 'hasta' olarak tanıtıldığında, onu 'pasif, bağımlı tip', 'önemli düşmanlık' ve 'eşcinsellik yüzünden çatışma' yaşayan biri olarak tanımladılar. Filmdeki adamın etiketlenme şeklini değiştirmek, farklı senaryoları tetikledi. İş başvurusunda bulunan bir adam olduğunda, psikoterapistler onun normal olduğuna dair işaretler aradılar. 'Hasta' olduğunda, anormal olduğuna dair işaretler aradılar

Ellen Langer ve Robert Abelson’ın araştırmasında, yardım isteyen kişinin "kurban" olarak sunulması, isteğe verilen olumlu tepkiyi artırdı. Bu, sosyal senaryoların, düşüncelerimizi ve tepkilerimizi ne kadar güçlü bir şekilde şekillendirdiğini ortaya koyuyor. Çalışmalar, insanların rutin davranışlarda bulunurken genellikle bu senaryolara bağlı kaldığını gösterdi. Birine yardım ederken, iş ortamında ya da terapistler gibi profesyonel değerlendirmelerde, bu senaryolar devreye girer ve insanların karar alma süreçlerine etki eder. Örneğin, aynı kişi farklı etiketlerle tanıtıldığında, profesyonellerin değerlendirmeleri önemli ölçüde farklılaşıyordu. Sosyal senaryolar, bu gibi durumlarda düşüncelerimizi şekillendiren güçlü bir araç olarak işlev görür.

Ancak, düşüncesizce senaryo takibi hem avantajlar hem de riskler içerir. Rutin işlerde senaryo takibi, bilişsel kaynakları koruyabilir ve süreçleri hızlandırabilirken, karmaşık işlerde kritik bilgilerin gözden kaçmasına ve büyük hatalara da yol açabilir. Müşteri hizmetlerine verilen sosyal senaryolar karmaşık sorunları bu yüzden ele alamıyor.

Kaynak : Ellen J. Langer and Robert P. Abelson, ‘The semantics of asking a favor: how to succeed in getting help without really dying’, Journal of Personality and Social Psychology 24, 1 (1972):

18.10.2024

BU İÇERİĞİ PAYLAŞ

E-Bülten

Yeni içeriklerden anında haberdar olun!

GÖNDER

İletişime Geç!

Gönder