Romantik şairden karmaşık dünyada anlam bulma yöntemi : Olumsuz Yetiler

John Keats’in 1817 yılında geliştirdiği 'negative capability' (olumsuz yeti) kavramı, belirsizlik, çelişki ve açıklanamayan durumlar kısaca karmaşıklık karşısında rahat kalabilme kapasitesini ifade eder. Keats, bir sanatçının veya bireyin, hayatın belirsizliklerini ve çözümsüzlüklerini kabul etme ve onlarla yaşamayı öğrenme yetisinin, yaratıcılık ve derin düşünce için temel olduğunu savunur. Bu kavram, günümüzde popüler olan pozitif psikoloji söylemiyle bir tezat oluşturuyor. Çünkü pozitif psikoloji, genellikle bireylerin zorluklar karşısında olumlu ve anlamlı çözümler bulmalarına, psikolojik sağlamlık ve mutluluk arayışına odaklanır. Örnekleriyle inceleyelim.
Olumsuz yeti düşüncesine göre, insanın karmaşık ve belirsiz durumlarla başa çıkabilme kapasitesi, net bir çözüm aramaksızın bu durumları kabul etmesiyle mümkün hale gelir. Keats, bir sanatçının (veya bireyin) her şeyi anlamak ya da kontrol etmek zorunda olmadığını, aksine hayatın gizemli ve bilinmeyen yanlarının yaratıcılığı beslediğini ileri sürer. Örneğin, bir şair, şiirlerinde insan deneyiminin karanlık ve belirsiz yanlarını, mutlak çözümler sunmadan yansıtabilir. Bu bağlamda olumsuz yeti, kişinin çözümsüzlüğü kabul etme kapasitesidir. Pozitif psikolojinin bu noktada zorlanabileceği kısım ise, bireyin sürekli çözüm ve olumlu sonuç arayışı içinde olmadan da mutlu ve tatmin olmuş bir yaşam sürebileceği fikridir.
Pozitif psikoloji, bireylerin yaşamlarında anlam bulmalarını, olumsuz deneyimlerden bile olumlu çıkarımlar yaparak gelişmelerini teşvik eder. Örneğin, Martin Seligman’ın “PERMA modeli” (Positive Emotion, Engagement, Relationships, Meaning, Accomplishment) bireyin pozitif deneyimlere odaklanarak hayatta başarıya ve tatmine ulaşabileceğini öne sürer. Bu yaklaşım, olumsuzlukları bir tür "engel" olarak görür ve bireyin bunları aşarak ilerlemesi gerektiğini vurgular. Ancak olumsuz yeti' düşüncesinde olumsuzluklar, aşılması gereken değil, kabul edilmesi gereken gerçeklerdir. Kişi, belirsizliğin içinde çözüm aramadan kalmayı öğrenmeli ve bu durumun yarattığı kaygı veya huzursuzlukla baş edebilmelidir.
Örneğin, kariyerinde belirsizlik yaşayan bir kişi, pozitif psikolojiye göre kendine hedefler koymalı, güçlü yanlarını keşfetmeli ve gelecekte bu belirsizliği olumlu bir başarıya çevirmelidir. Buna karşın, olumsuz yeti bakış açısıyla, aynı kişi belirsizliği çözmeye çalışmadan, o anın bilinmezliğini kabul edebilir. Bu belirsiz durumda kalabilmek, kişinin daha derin bir içgörüye ulaşmasına, yaratıcı çözümler veya anlamlar bulmasına yol açabilir. Buradaki temel fark, pozitif psikolojinin çözüm ve anlam arayışına odaklanırken, olumsuz yeti düşüncesinin belirsizliği olduğu gibi kabul etme becerisine odaklanmasıdır.
Pozitif psikoloji, bireyin mutluluğu ve tatmini hedeflerken, olumsuz yeti' bu tür hedeflerin her zaman ulaşılabilir veya gerekli olmadığını öne sürer. Hayatın doğasında bulunan çelişkiler ve zıtlıklar karşısında rahat kalabilme yetisi, kişiyi sürekli pozitif bir durum arayışına sokmaktan ziyade, varoluşun karmaşık ve bazen çözümsüz doğasıyla barışık bir duruşa iter. Bu yüzden, olumsuz yeti' düşüncesi pozitif psikolojinin idealize ettiği "olumlu sonuç odaklı" yaşam anlayışıyla örtüşmeyebilir. Kişi bazen anlam ya da mutluluk bulamadan da değerli bir yaşam sürebilir.
Sonuç olarak, John Keats’in olumsuz yeti kavramı, pozitif psikoloji söylemiyle çelişmektedir. Pozitif psikoloji, sürekli anlam ve mutluluk peşinde koşmanın önemini vurgularken, 'olumsuz yeti' bireyin belirsizliğe, çözümsüzlüğe ve çelişkilere açıklıkla yaklaşmasını, onları çözmeye çalışmadan da değerli bir yaşam sürebileceğini savunur. Bu iki yaklaşım, bireyin hayata karşı farklı duruşlarını temsil eder. Keats’in düşüncesi, bireyin yaratıcı ve derin bir varoluş için belirsizliği ve çözümsüzlüğü kucaklaması gerektiğini öne sürer; bu da pozitif psikolojinin yapısal olarak olumlu sonuçlara odaklanma yaklaşımıyla uyumlu olmayabilir.
05.10.2024