Lost in Translation

Lost in Translation
Lost in Translation
Yeni tanıştığım bir arkadaşımla yaptığım sohbette, 'Lost in Translation'  filminin adını geçirince yıllar önce yazdığım bir yazımdan bahsettim. Kendisi okumaktan memnuniyet duyacağını söyleyince 'karmaşıklık' penceresinden tekrar yazmak istedim.

Lost in Translation 2003 yılı yapımı Tokyo sever Sofia Coppola'nın yazıp yönettiği bir film. Benim için özelliği karmaşıklık kavramının üzerine ciddi ciddi düşündüğüm yılların başlangıcına denk gelmesi. Film eleştirmenlerinin yaşam,yalnızlık ve arkadaşlık terimleri üzerinden okudukları bir hikayenin filmleştirilmesi olarak görebiliriz. Bob ve Charlotte'in Tokyo'da rastlantısal karşılaşmaları, özel hayatlarında sıkışmış bir noktada bulunmalarının ortak yönleri olması ve birlikte geçirdikleri 2-3 günün hayatlarına özledikleri eğlenceyi ve canlılığı getirmesi,.çok kaba bir özetle, hikaye genel olarak bundan ibaret gözükmekte. Beni en çok etkileyen ise her iki karakterin içtenliği ve kişisel korkularını yavaşta olsa güvenerek birbirlerine açmaları olmuştur.

'Lost in Translation' ı, kanımca, bugüne kadar hiç bakılmamış bir açıdan incelemek istiyorum. Karmaşıklığın en temel dinamiklerinden yola çıktığımda bu filmin hikayesi daha ilginç bir hale geliyor benim için.

Ortak davranışlar (paternler) :

Filmin bir sahnesinde Charlotte, Bob'a orta yaş krizinde olduğunu ima ederek bir Porsche'yi ne zaman satın almayı düşündüğünü sorar. Henüz çok yakından tanımadığı bir adamı, karmaşıklığın alt kavramlarından birisi olan ortak davranışlar üzerinden okumaya çalışmaktadır. Uzun bir zamandır film çekemeyen, sıkıcı bir reklam filmi için yuvasından uzaklarda bulunan ve zamanının çoğunu bir otel barında geçiren zengin orta yaşlı bir erkeğin tam da oturtulacağı bir paterndir 'orta yaş krizi'. Tersi ise o kadar doğru değil sanki. Charlotte genç bir kadın ve ilişkilerinden sıkılmışlığı veya ürkmesi bir paternle hemen açıklanabilecek gibi durmuyor.

Paternler, bir karmaşık sistem analiz edildiğinde sisleri bir dereceye kadar etkisizleştiren bilgi formlarıdır. İnsan karmaşık sistemlerinde ise ortak davranışlar üzerinden analizi yapılabilir. Buna rağmen dikkatli olmalıyız. Korelasyonların oluşma biçimlerinin altında yatan tesadüfler göz ardı edilmemelidir.

Ölçek :

Karmaşık sistemlerde ölçek büyüdükçe sistemin dinamikleri artan etkileşimler nedeniyle tahmin edilemez hale gelir ve yeni etkileşimler ortaya çıkar (emergency). Charlotte ve Bob'un eşleri, çocukları, işleri...vs filmin derinliği arttıkça hissedilmeye başlar. Bu durum, sorumlulukları, verilmiş sözleri, bağımlılıkları bizlere görünür kıldıkça hikayeyi yorumlama bakış açılarımız değişir, evrilir veya sıfırdan başlar. Bob'a biraz eğlenmeyi hak görürken, evinde onu bekleyen çocukları olduğunu öğrendiğimizde hatta eşi 'çocuklar senden uzak yaşamayı öğreniyor' cümlesini duyduğumuzda kimilerimizin anlayışı yargılamaya kadar değişebilir.

Bir hamburgeci işletmesini yönetmekle onbin işletmeyi yönetmek arasındaki karmaşıklık bir ölçek probleminden kaynaklanmaktadır. Bu işletmelerin farklı rollerinde çalışanların iş yapış perspektifleri ölçekle değişecek ve yönetimin bilgi ihtiyacı ölçeğe paralel olarak artıp azalacaktır. Ölçek büyümesi o sistemi tanımlamaktaki ihtiyaç duyulan bilginin de büyümesi demektir.

Patika bağımlılığı :

Charlotte ve Bob'un hikayesi filmin sonunda dramatikleşmez. Son sahnede Bob'un Charlotte'in kulağına ne fısıldadığını bilmesekte, bu içten ilişkinin burada bitmeyeceği kanısına kapılırız anlamsızca. Sanki senarist Copolla karmaşıklığı evcilleştirmeye çalışır bu sahneyle. Oysa durum açıktır. Bob evine dönmeli, Charlotte eşinin dönüşünü beklemeli ve beraber geçen 2-3 eğlenceli gün ortak anılar günlüğünde yerini almalıdır. 

Karmaşık sistemlerde patika bağımlılığı en kolay, limondan limonata yapılabilirken tersinin olmayacağını ifadesinden anlaşılabilir. Geri dönüşü olmayan her patika karmaşıklığı arttırır ve tahmin edilebilirlik azalır. Bob'un 'şu an dönmeliyim' diyerek yaptığı iletişim bu dinamiğin etkisini ortaya koyar. Karmaşık dünyada risk kavramı patika bağımlılığı dinamiği üzerinden okunur ve geri dönüşü olan her patikanın risksizlik anlamına geldiğini söyleyebiliriz. Charlotte'in kırılgan görünüşü veya riski almaya hazır görüntüsü aldatıcı olabilir. Tahminim, senaristin patika bağımlılığını Bob üzerinden işlemesinin sebebini ,deneyimine ve yaşsal olarak olgunluğunun Charlotte'i de riske atmamak şeklinde ortaya koyuyor.

Belirsizlik :  

Bob ve Charlotte'in beraberce geçirdikleri bir anda bana göre tüm filmin (karmaşıklık perspektifinden) en vurucu cümlesi söylenir. Bob'un ifadesiyle ' Kim olduğunu anladıkça ve ne istediğini bildikçe daha azı senin olur '. Karmaşıklığın evcilleştirilmesinin insan psikolojisi üzerindeki bu çarpıcı etkisi bundan güzel ifade edilebilir mi ? Olabilir ancak bunun asla bir bilim insanından gelmeyeceğine eminim.

Karmaşık problemlerin çözümsüz ancak yönetilebilir olmasının insan egosu üzerindeki olumsuz etkisinin nedeni, tahmin edebilmenin karmaşıklığa karşı hatalı da olsa işe yarayacağına olan köklü inançtır. Copolla senaryosunda, problemlerine teşhis koyma aşamasındaki iki karaktere yaşattığı deneyimlerle, onları karmaşıklığın bu önemli dinamiğiyle yüzleştirmektedir. Hayatta sıkıştıklarıyla yüzleşen iki karakter, planlarının ve geleceği tahmin etmelerinin bedelini birlikte keşfederler. Karmaşık sistemler, tahmin ve analizleri anlamsız kılmaz sadece çoğunu bir 'pratik' ötesinde önemsenmemesinin altını çizer.

Bağlamlar :

Bob ve Charlotte'in kısa geçmişleri Tokyo'da yaşanmaktadır. ABD vatandaşı olan bu ikilinin üzerinden batı kültürünün Japon hayat dinamikleri üzerindeki etkisini izleriz. İş yapmak, eğlenmek, karar vermek gibi günlük aktiviteler batı kültürünün kötü birer kopyası gibi hikayenin içine serpiştirilmiştir. Bu zaman zaman Bob ve Charlotte'nin kendilerini içinde buldukları durumu karşılamalarını kolaylaştırırken, zaman zamanda kafalarını iyice karıştırır. Ortada ki tek gerçek, bu hikayenin anavatanlarında bu derece içten ve sorunsuz işlemeyeceği gerçeğidir.

Karmaşık sistem dinamikleri bağlamlara karşı aşırı hassasiyet içermektedir. Bağlamlardaki ufak değişimler etkileşimleri değiştirir ve sistem zaman zaman tek bir parçasının verdiği farklı bir tepkiyle çok daha köklü bir değişime girebilir. Bob'un eşiyle yaptığı telefon görüşmeleri sadece zayıflayan bağlarının değil aynı zamanda Bob'un geçici cesaretinin yakıtını oluşturması anlamında da bağlamların karmaşıklık yaratmadaki gücünün göstergesi gibidir.

04.06.2023

BU İÇERİĞİ PAYLAŞ

E-Bülten

Yeni içeriklerden anında haberdar olun!

GÖNDER

İletişime Geç!

Gönder