Bir karmaşık şiir incelemesi : Duvarları onarmak

Doğada bir şey var ki sevmez duvarları,
Buz tutmuş zemini kabartır altında,
Taşları döker üstünden güneş ışığında,
Ve bırakır boşluklar, yan yana geçer iki kişi.
Avcıların işi başka,
Onlar taşları yerinden oynatır,
Tavşanları saklandıkları yerden çıkarmak için,
Köpeklerine bir lokma sunmak isterler.
Kimse görmez, duymaz bu bozulmayı,
Ama baharda onarım gününde buluruz onları:
Komşumla buluşurum tepede,
Aramızdaki çizgide dururuz,
Ve düşen taşları yeniden dizeriz.
Bazıları ekmek somunu gibi, bazıları top,
Düzgünce oturması için sihir gerek neredeyse,
“Dur yerinde, biz dönene dek” deriz parmak uçlarıyla.
Ellerimiz nasır bağlar taşları taşırken,
Bu bir oyun gibi, fazlası değil:
Birimiz bir yanda, diğerimiz öte yanda.
Ve öyle yerler var ki duvara gerek yok,
Onun tarafında çam ağaçları, benimki elma bahçesi.
Elma ağaçlarım asla geçmez sınırı,
Çam kozalaklarını kemirmek için, derim ona gülerek.
Ama o sadece şunu söyler: “İyi çitler, iyi komşular yapar.”
Bahar gelir, afallarım bazen,
Neden duvarı onaralım ki diye düşünürüm,
Kimden koruyoruz, neden gizleniyoruz?
Ama söylemem ona, önce anlamalıyım,
Neyden çit örüyoruz, kimi kırar bu duvar?
Eğer birini incitirse, aklıma gelir yine,
Duvarın gerekliliğini sorgularım sessizce.
O, babasından öğrendiği sözü yineler,
Ve karanlıkta bir vahşi gibi ilerler,
Elinde taş, aklı eski çağlarda kalmış,
“İyi çitler, iyi komşular yapar,” der durmadan.
Robert Frost’un 1914’te yayımlanan “Mending Wall” şiiri, basit bir kırsal sahneyi –iki komşunun bahar geldiğinde bir taş duvarı onarmasını– derin bir felsefi sorgulamaya dönüştürür. Şiir, yüzeyde bir gelenek anlatısı gibi görünse de, altında insan ilişkileri, sınırlar ve toplumsal alışkanlıkların sorgulanması yatar. Frost, bu eserinde bize şu soruyu sorar: Duvarlar bizi birleştirir mi, yoksa ayırır mı?
Şiir, konuşmacının doğanın duvarları sevmediğini söylemesiyle başlar. Doğal güçler –don, güneş, avcılar– sürekli bu sınırları yıkar. Bu, doğanın birliğini ve sınırların yapaylığını ima eder. Ancak konuşmacı ve komşusu, her bahar buluşup bu duvarı yeniden inşa eder. Bu ritüel, bir yandan komşuluğun bir göstergesi gibi görünse de, konuşmacı duvarın gerekliliğini sorgular. Elma bahçesi ve çam ağaçları arasında gerçek bir tehdit yoktur; ne elmalar çamları yer, ne de çamlar elmaları çalar. Peki, neden duvar örüyoruz?
Komşunun cevabı, babasından miras kalan bir atasözüdür: “İyi çitler, iyi komşular yapar.” Bu söz, geleneksel bilgeliği ve sorgulanmadan kabul edilen alışkanlıkları temsil eder. Komşu, bu sloganı bir mantra gibi yineler, ama nedenini açıklamaz. Frost burada, insanların düşünmeden sürdürdüğü alışkanlıklara eleştirel bir bakış sunar. Komşu, “eski çağlarda kalmış” bir vahşi gibi tasvir edilir; bu, onun düşünce yapısının modern sorgulamadan uzak, köhne bir mirasa dayandığını gösterir.
Konuşmacı ise daha meraklı ve eleştireldir. Duvarın kimi koruduğunu, kimi incittiğini anlamak ister. Bu sorgulama, bireysel özgürlük ve kolektif normlar arasındaki gerilimi yansıtır. Duvar, fiziksel bir yapıdan çok, insan ilişkilerindeki görünmez bariyerleri simgeler. Frost, okuyucuya şunu düşündürtür: Acaba bu duvarlar, güvenlik sağlamak yerine, iletişimi ve anlayışı mı engelliyor?
Şiirin mesajı tek bir doğruya işaret etmez; aksine, bir ikilem sunar. Bir yanda, sınırların insanlara özel alan ve düzen sağladığı fikri vardır. Komşunun bakış açısı, mülkiyetin ve kimliğin korunması gerektiğini savunur. Diğer yanda, konuşmacının şüpheciliği, bu sınırların gereksiz ve hatta zararlı olabileceğini öne sürer. Frost, bu çelişkiyi çözmez; okuyucuyu bırakır.
“Mending Wall”, modern dünyada da geçerliliğini koruyan bir tartışmayı ateşler. Günümüzde fiziksel duvarlar kadar dijital ve duygusal duvarlar da ilişkilerimizi şekillendiriyor. Komşularımızla, uluslarla, hatta kendimizle aramıza ördüğümüz bu bariyerler, gerçekten “iyi komşuluk” mu yaratıyor, yoksa yalnızlığımızı mı derinleştiriyor? Frost’un şiiri, bize bu soruları sormaya ve belki de kendi duvarlarımızı bir kez daha gözden geçirmeye davet ediyor.
Sonuç olarak, “Mending Wall” ne duvarları tamamen yüceltir ne de reddeder. İnsan doğasının karmaşıklığını ve ilişkilerdeki hassas dengeyi ortaya koyar. Duvar onarımı, bir yandan birleşme ritüeli, diğer yandan ayrılığın sessiz bir ilanıdır. Frost’un ustalığı, bu basit sahneyi evrensel bir sorgulamaya dönüştürmesinde yatar: Duvarlar, bizim için ne anlama geliyor ?
Şiirin orjinal versiyonu :
Mending Wall
Something there is that doesn’t love a wall,That sends the frozen-ground-swell under it,
And spills the upper boulders in the sun;
And makes gaps even two can pass abreast.
The work of hunters is another thing:
I have come after them and made repair
Where they have left not one stone on a stone,
But they would have the rabbit out of hiding,
To please the yelping dogs. The gaps I mean,
No one has seen them made or heard them made,
But at spring mending-time we find them there.
I let my neighbour know beyond the hill;
And on a day we meet to walk the line
And set the wall between us once again.
We keep the wall between us as we go.
To each the boulders that have fallen to each.
And some are loaves and some so nearly balls
We have to use a spell to make them balance:
“Stay where you are until our backs are turned!”
We wear our fingers rough with handling them.
Oh, just another kind of out-door game,
One on a side. It comes to little more:
There where it is we do not need the wall:
He is all pine and I am apple orchard.
My apple trees will never get across
And eat the cones under his pines, I tell him.
He only says, “Good fences make good neighbours.”
Spring is the mischief in me, and I wonder
If I could put a notion in his head:
“Why do they make good neighbours? Isn’t it
Where there are cows? But here there are no cows.
Before I built a wall I’d ask to know
What I was walling in or walling out,
And to whom I was like to give offence.
Something there is that doesn’t love a wall,
That wants it down.” I could say “Elves” to him,
But it’s not elves exactly, and I’d rather
He said it for himself. I see him there
Bringing a stone grasped firmly by the top
In each hand, like an old-stone savage armed.
He moves in darkness as it seems to me,
Not of woods only and the shade of trees.
He will not go behind his father’s saying,
And he likes having thought of it so well
He says again, “Good fences make good neighbours.”
Linkedin post
26.02.2025