Belirsizliğin eşitsizliği

Bilgi asitmetrisinin en büyük etkisi ticaret ve finans dünyasında belirsizlik, risk ve adaletsizlik olarak ele alınmaktadır. Özellikle ticarette adalet, şeffaflık ve dürüstlük ilkelerini vurgulayan bu akımlar, insanlık tarihindeki farklı kültürel ve felsefi yaklaşımlar içinde yer bulmuştur.
1. Gharar – Belirsizlik ve Haksız Kazanç Yasağı
Gharar, İslam hukukunda ticari ve finansal işlemlerde belirsizlik, risk ve haksız kazanç içeren durumları yasaklayan bir ilkedir. Arapça’da “belirsizlik” anlamına gelen gharar, taraflardan birinin yeterli bilgiye sahip olmadan işlem yapmasını veya kazanç sağlamasını önlemek amacıyla geliştirilmiştir.
Gharar’ın temel prensipleri şunlardır:
• Belirsizliğin Yasaklanması: Bir işlemin şartları veya sonucu belirsiz ise bu işlem geçersiz sayılır.
• Adil Kazanç: Tarafların birbiri üzerinde haksız kazanç sağlaması engellenir.
• Spekülasyon ve Riskten Kaçınma: Şansa veya belirsizliğe dayalı kazanç yöntemleri yasaklanır.
İslam hukuku, gharar yasağı ile ticari işlemlerde şeffaflık, dürüstlük ve adaletin sağlanmasını hedefler. Özellikle sigorta, kumar, spekülatif işlemler ve belirsizlik içeren sözleşmeler gharar kapsamına girer.
2. Aristoteles’in “Adil Ticaret” İlkesi
Aristoteles, ticarette denge ve karşılıklılığı savunur. Ona göre, bir ticaret işleminde taraflardan biri haksız kazanç elde ederse, bu adalet ilkesine aykırıdır. Ticaret, her iki tarafın da fayda sağlaması gereken bir eylem olmalıdır.
Aristoteles’in “Adil Ticaret” ilkesi, ticari işlemlerde tarafların haklarının korunmasını ve denge gözetilmesini vurgular.
3. Kant’ın “Ahlak Felsefesi” ve “İyi Niyet İlkesi”
İmmanuel Kant, ahlak felsefesinde niyetin ahlaki değeri üzerinde durur. Ona göre, bir eylemin ahlaki değeri, kişinin dürüst ve iyi niyetli olmasına bağlıdır. Özellikle sözleşmelerde tarafların birbirine karşı dürüst davranması gerektiğini savunur.
Kant’a göre, ticarette aldatma veya belirsizlik yaratma ahlaki bir ihlaldir.
4. Roma Hukuku’nun “Caveat Emptor” İlkesi (Alıcı Dikkatli Olsun)
Roma hukukunda yer alan “Caveat Emptor” ilkesi, ticaretin taraflarına özellikle alıcıya dikkatli olma yükümlülüğü getirir. Bu ilkeye göre, alıcı satın aldığı malın durumunu kontrol etmeli ve riskleri üstlenmelidir.
Bu ilke, ticarette risklerin alıcıya yüklenmesi gerektiğini savunur.
5. Mutlak Belirsizlik ve Risk Karşıtı Düşünceler (Risk Aversion)
Ekonomi literatüründe yer alan “risk aversion” (riskten kaçınma) yaklaşımı, bireylerin ve kurumların belirsizlik içeren işlemlerden kaçınma eğilimini açıklar. Bu yaklaşım, modern finans teorilerinde önemli bir yer tutar.
Riskten kaçınma teorisi, belirsizlikten kaynaklanan kayıpların önlenmesini ve daha güvenli yatırım kararları alınmasını teşvik eder.
6. Konfüçyüs Felsefesi ve “Dürüst Ticaret” Anlayışı
Konfüçyüs, toplumsal düzenin korunması için ahlaki değerler ve dürüstlüğün ticarette temel ilke olması gerektiğini savunur. Dürüst olmayan ticaret uygulamalarının toplumsal huzursuzluğa yol açacağını belirtir.
Konfüçyüs’e göre ticarette adalet ve dürüstlük, toplumsal düzenin anahtarıdır.
7. Marksizm ve “Haksız Kazanç” Eleştirisi
Karl Marx, kapitalist sistemin haksız kazanç ve sömürü yarattığını savunur. Ona göre kapitalizm, sermaye sahiplerinin işçi sınıfını sömürmesi üzerine kuruludur ve bu durum ekonomik adaletsizliğe yol açar.
Marx, ticarette emek ve karşılık prensibini savunur.
8. Katolik Kilisesi’nin “Usura” (Faiz Yasağı) Anlayışı
Orta Çağ’da Katolik Kilisesi, ticarette faiz yasağını (usura) uygulamış ve aşırı kâr elde edilmesini ahlaki olarak yanlış bulmuştur. Kilise, insanların şansa dayalı kazanç elde etmesini veya faiz yoluyla başkalarını sömürmesini engellemek istemiştir.
Bu yaklaşım, ticaretin toplumsal fayda ve etik değerler temelinde yapılmasını teşvik eder.
9. Sosyal Sorumluluk Teorileri (CSR - Corporate Social Responsibility)
Modern iş dünyasında kurumsal sosyal sorumluluk (CSR) yaklaşımları, şirketlerin ticari faaliyetlerini toplumsal fayda ve etik değerlere göre yürütmesini teşvik eder.
Bu teoriler, şirketlerin toplumun çıkarlarını gözeterek hareket etmesi gerektiğini savunur.
Ticaret ve finans dünyasında belirsizlik, risk ve adaletsizlik konularına karşı farklı düşünce akımları geliştirilmiştir. Gharar, İslam hukukunda bu tür durumları yasaklayan temel bir ilkedir ve özellikle belirsizlik içeren işlemleri engellemeye yöneliktir. Bu felsefeye benzer düşünceler, Aristoteles’in adil ticaret anlayışından, Kant’ın iyi niyet ilkesine ve modern risk teorilerine kadar farklı dönemlerde ve kültürlerde görülmüştür. Ancak Gharar’ın ayırt edici yönü, dini ve ahlaki temellere dayanması ve toplumsal adaleti koruma hedefidir.
08.01.2025